parallax background

Dedemin Seksek Oyunu

Oynadığı oyunda bir üst tura geçemedi. Bir hafta boyunca gece-gündüz nasıl geçeceğini düşündü. Sonunda bilgisayar açıldı. Açılır açılmaz oyuna başladı. Engin, dış dünyayla bütün bağlarını kopardı. Kapı aralığından kendisini seyreden anne ve dedesinin konuştuklarını bile duymadı.

 

E ve gelir gelmez sırtında taşıdığı okul çantasını indirdi. Ayakkabılığın önüne fırlatır gibi attı. Ayakkabısının bağcıklarını çözmeden ayakkabılarını zor da olsa çıkardı. Ayakkabılığının önünde duran çantasına aldırış etmeden koşarak bilgisayarının başına gitti. Sandalyeye oturmadan bilgisayarının açış düğmesine dokundu. Bilgisayarının açılmasını sabırsızlıkla bekledi.

Bir taraftan da kendi kendine konuşuyordu. “Bu sefer bir seviye daha ilerleyeceğim.”

Engin, bir hafta uğraşmasına rağmen hala aynı seviyede kalmıştı. Oynadığı oyunda bir üst tura geçemedi. Bir hafta boyunca gece-gündüz nasıl geçeceğini düşündü. Sonunda bilgisayar açıldı. Açılır açılmaz oyuna başladı. Engin, dış dünyayla bütün bağlarını kopardı. Kapı aralığından kendisini seyreden anne ve dedesinin konuştuklarını bile duymadı.

-Ne yapacağız bu çocuğu baba. Gece gündüz bilgisayarın başında. Ne yaptımsa kaldıramadım.

Engin’in annesi gerçekten çaresiz gözüküyordu. Dedesi de bu çaresizliğin farkındaydı.

-Üzülme kızım! Engin’i bilgisayarın başından kaldırmanın bir yolunu buluruz.

Engin’in annesi, dedesinin sözleri üzerine biraz olsun rahatladı. Engin’in dedesi, Engin’e doğru adımlarını attı. Birkaç adımdan sonra Engin’in yanına ulaştı. Ama Engin dedesinin geldiğini fark etmedi. Dedesi, bilgisayar karşısında Engin’in çırpınışlarını üzülerek izledi. Engin her oyunu kaybedişinde sinirleniyor bazen de ağza alınmayacak sözler söylüyordu.

-Ne oynuyorsun? Bana da öğretir misin?

Engin, soruları soran dedesine bakmadan cevap verdi.

-Dedeciğim! Sen daha bilgisayar kullanmasını bile bilmiyorsun. Bu oyunu nasıl oynayacaksın.

Dedesi, verilen cevabı bekliyormuş gibi gülümsedi.

-Bu oyunu bilmiyorum ama daha güzel oyunlar biliyorum. Hem de çok zevkli.

Engin, klavyeden elini çekerek dedesine baktı. İlk defa kendi isteği ile elini çekmişti. Merakla dedesine sordu.

-Ne oyunlarıymış bunlar?

Engin sorduğu sorunun ardından sandalyesinden kalkıp dedesine oturmasını işaret etti. Dedesi oturmayacağını el işareti ile gösterince Engin’in merakı, şaşırmaya döndü. Engin afallamıştı. Ne diyeceğini bilemedi. Dedesi eliyle “Benimle gel!” diyerek Engin’i peşine taktı. Engin, dedesinin ardından kendini dışarıda buldu. Sanki bir güç kendini dışarıya doğru çekmişti.

Engin’in dedesi eline aldığı bir tebeşir parçasıyla yerde çizgiler çizmeye başladı. Çizgiler çizildikten sonra dedesi Engin’e dönerek,

-İşte oynayacağımız ilk oyun. Bakalım bunda seviyeleri geçebilecek misin? dedi.

Engin bir çizilen çizgilere bir de dedesine baktı. Bu bildiği sessek oyununun çizgisiydi. Dedesi, eline aldığı düz, yuvarlak bir taşı Engin’e uzattı. “İstersen ilk sen başla.” diyerek taşı verdi. Engin, dedesini kırmadı. Taşı aldı. Bir kere dışarıya çıkmışlardı. İçinden “Çıkmışken oynayalım bari.” diyerek çizilen ilk kareye taşı bıraktı.

Engin, son kareye geldi, dönüşünü yaptı. Taşın olduğu başlangıç karesine seke seke gelirken ikinci karenin çizgisine bastı.

-Yandın! İkinci seviyeye geçemedin.

Engin, dedesinin söylediklerine sinirlendi. Eline aldığı taşı dedesine uzatarak,

-Sıra sende. Seni görelim bakalım, dedi.

Dedesi oyuna başladı. İlk seviyeyi rahatlıkla geçti. Ama ikinci seviyeden üçüncü seviyeye geçerken o da yandı. Engin tekrar oyuna başladı. Taşı yine birinci kareye bıraktı. Engin çok dikkatli hareket ediyordu. Karşısında rakip olarak gördüğü dedesi vardı. Dedesini oyuna gösterdiği dikkati sayesinde geçti. Oyun Engin’in son seviyeyi dedesinden önce tamamlamasıyla sona erdi.

Oyundan sonra Engin rahatladığını hissetti. “Güzel oyunmuş.” diye düşündü. Dedesine baktı. Dedesi yorgun gözüküyordu.

-Haydi, ikinci oyunumuzu oynayalım.

-İkinci oyunu da yarın okul çıkışı oynarız.

Engin, ilk defa bir oyundan bu kadar zevk aldı. Bundan sonra her okul çıkışı dedesiyle hangi oyunu oynayacağını ve onu nasıl yeneceğini düşündü.