B abam gündüz aldığı gazeteleri akşam evde okurdu. Babam gazetesini okurken ben de dergilerimi okurdum. Babamı taklit ederdim. Babam gazetenin bulmacalarını çözerdi. Bulmacaları çözmek beni de çok eğlendirirdi. En çok da iki resim arasındaki farkı bulmaya bayılırdım. Gözümden bir şey kaçmaz hemen bulurdum. Annem okunan gazeteleri ve dergileri atmazdı. Biriktirirdi.

-Gazeteler ve dergiler çok birikti. Artık götürebilirsin.

Annemin söylediklerinden hiçbir şey anlamadım. Eski gazeteler nereye gidecekti? Eski gazeteleri ve dergileri kim ne yapacaktı? Kendime sorduğum sorulara cevap veremedim.

Cevap veremediğim soruların aynısını babama da sordum.

Babam gülümseyerek baktı. Ama sorularıma cevap vermedi.

-Çok merak ediyorsan yarın benimle gelebilirsin.

Babamın söyledikleri beni çok heyecanlandırdı.

Sabah güneş doğar doğmaz kalktım. Doğruca babamın yanına gittim. Babam daha hazırlanmamıştı. Babamın hazırlanana kadar başında bekledim. Sorularımın cevabını bir an önce almalıydım.

Kapının önünde eski gazetelerin ve dergilerimin iple bağlanmış olduğunu gördüm. Babam bağlanmış gazete ve dergileri arabaya yerleştirdi. Arabanın bagajı eski gazete ve dergilerle doldu. Bagaj kapağını zorla kapattık.

Yola çıktık. Daha önce bilmediğim bir yere geldik. Önümüzde kocaman bir fabrika duruyordu. Hem de kâğıt fabrikası. Babam beni kâğıt fabrikasına getirmişti. Kapıdaki görevli bizi çok kibar bir şekilde karşıladı. Babamla arabadan bağlanmış paketleri indirdiler. Babam görevliye gazete ve dergileri teslim etti.

Görevli babama teşekkür ettikten sonra oradan ayrıldık. Benim ise merakım bir kat daha arttı. Hiçbir şey anlamadım. Meraklandığımı gören babam gazetelere ve dergilere ne olduğunu anlattı.

Eski gazete ve dergiler kâğıt fabrikasında işleniyormuş. İşlenen gazete ve dergiler tekrar kâğıt oluyormuş. Bu kâğıtlara da tekrar okuduğumuz gazete ve dergiler basılıyormuş.

Ben de benim için basılan dergileri severek alacağım. Resimler arasındaki farkları bulacağım.